Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin yenilenmesine ermeni politikaçılarının tepkisi

Ölçü:
A+
A-
A

Ermenistan-Türkiye işbirliği probleminin ermeni politikasında nasıl kalşılandığını araştırmadan önce bu ülkeler arasında ilişkilerin çağdaş tarihine dikkat edilmesi gerekmektedir. 1991 yılında Ermenistanın bağımsız olması ile ermeni probleminde yeni sayfa açılmış oldu.

Türkiye 1991 yılında Ermenistanın bağımsızlığını diğer eski sovet ülkelerinin bağımsılığını tanıdığı gibi tanımıştır. Fakat iki ülke arasında normal diplomasi bağları kurulamamıştır. Normal diplomasi bağlarının kurulmasının karşısında üç önemli engel vardı. Bunlar Ermenistan yetkililerinin soykırım taleplerinin uluslararası tanınması için gösterdiyi çaba, Ermenistan Bağımsızlık Bildirisinde yer alan Türkiye topraklarının bir kısmının Batı Ermenistan olarak gösterilmesi ve Dağlık Karabağ problemidir.

Türkiye ile Ermenistan arasında sınırlar Türkiye tarafından Kelbecerin ermeni işgalinden sonra kapatıldı. Türkiye Cumhuriyyetinin yetkilileri defalarla sınırların açılmasının işgalin son bulması sonucunda mümkün olduğunu açıklamıştır.

23 ağustos 1990 tarihinde yürülüğe giren Ermenistan Bağımsızlık Bildirisinin 11-ci maddesinde belirtilmiştir ki, Ermenistan Respublikası Osmanlı Türkiyesi ve Batı Ermenistanda gerçekleştirilen 1915 yılındakı soykırımının uluslararası tanınması çabalarını savunacaktır. Bağımsızlık Bildirisine 1995 yılında yürülüğe giren Ermenistan Anayasasında da istinat vardı[1]. Ermenistan Parlamentosunda zaman-zaman Türkiye-Ermenistan sınırını belirleyen 1921 yılındakı Kars sözleşmesinin tanınmamasının gerekli olduğu konusunda tartışmalar tekrarlanmaktadı[2]. Ermenistanın 1992 yılında o zamanki adıyla Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatına üyeliyi ile sınırların değişmez olarak kaldığını kabul etdiyi halde Bağımsızlık Bildirisinde Batı Ermenistan ifadesi ve 1921 yılında Kars sözleşmesinin soru altına alınması Ermenistanın uluslararası görevlerine de zıdd olmaktadır. Ermenistan bağımsızlığını kazandıkdan sonra Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri, sınırların dokunulmazlığı ve toprak bütünlüyü gibi problemleri çözen sözleşme imzalamaktan kaçınmıştır.[3]

Türkiye son yıllarda gelişmekte olan bir dış politika izlemektedir. Fakat bu politik etkinliği hiçte onun tüm taleplere cevap vermesi değildir. Şöyle ki, Türkiyenin Felestin problemindeki tepkisi takdire şayandır.

Türkiye cumhurbaşkanı Abdullah Gülün 6 eylül 2008 tarihindeki Ermenistanda Türkiye-Ermenistan milli futbol takımlarının Dünya Kupası eleme maçını izlemek için gideceğinin açıklanması ile Ermenistanla sınırların açılması kamunun gündemine getirildi. Problem Ermenistan gibi, Türkiye kamuoyunun duyarlı yanaştığı bir problem olduğu için mühalif partileri buna tepkilerini gösterdiler. Fakat Abdullah Gül bu niyyetinden vaz geçmiyeceğini bildirdi.

Türkiyenin bu addımından sonra iki ülke ilişkilerinin hemen iyileşeceği konusunda propaganda kampanyası başlandı. Çok ciddi politikaçılar tarafından Ermenistanın işgale son koyacağı, Türkiye sınırlarını tanıyacağı, ABD ve Fransa gibi büyük güçlerin Türkiyeyi destekleyeceği konusunda açıklamalar da konuşuldu.[4]

Türkiyedeki canfeşanlığın aksine ermeni politikaçıları, özellikle diasporu Abdulla Gülün ziyaretini kendilerinin zaferi gibi kaleme verdiler.[5] Ermeni cumhurbaşkanı Serj Sarqsyan Abdulla Gülün Ermenistana gelmesinden sonra da bazı açıklamalarında Büyük Ermenistan düşüncesinden vaz geçmediklerini beyan etmiştir.

Tüm bu olanlara rağmen ABD ve Batının baskısı altında Türkiye yetkilileri bu ermeni açılımını devam etdirdiler. 9 ekim 2009 tarihinde Sürihte Ermenistan ve Türkiye arasında protokoller imzalandı. Radikal milliyetçi ermeni politikaçıları türk-ermeni protokollerine, Ermenistanın Türkiyenin toprak bütünlüğünü tanımasına, türk ve ermeni tarihçilerden kurulu 1915 yılında oluşmuş olayları araştırıcak bir komissyonun kurulmasına karşı çıktılar. Daşnak Partisinin de fakto lideri Armen Rustamyan, "Eğer halk endişelerimizi paylaşmazsa, biricik başımıza bu yola devam edeceğiz," dedi. Rustamyan, "Fakat eminim ki, Ermeni halkı rejim değişimi talebimizi anlayacak ve bu adımları atmak düne göre çok daha kolay olacaktır," dedi.[6]

Ermeni toplumunda gerçekleştirilen anket araştırmaları da protokollere olumlu tepki gösteren kesiminin milliyetçi kesim olduğunu ispatlamaktaydı. Ermenistan hükümeti her ne kadar Türkiye’yle imzalanan protokolleri kamuoyuna “diplomatik bir zafer” gibi yansıtsa da, muhalefet protokolün birçok maddesinin “Ermenistan’ın aleyhine” olduğunu öne sürerek bunlara şiddetle karşı çıkıyor.”[7]

Protokollere ve Türkiye ile işbirliğine karşı sert tepki diaspor tarafından da keskin belirtilmekte idi. Özellikle, ABD-deki ermeni diasporu Ermenistanda cumhurbaşkanı Serj Sarqsyana ve yandaşlarına Türkiye ile işbirliği politikasına tepki gösteriyor ve ülke içindeki muhalefetle birleşerek süreyi durdurmaya çalışıyordurlar. 31 Ağustos’ta kamuoyuna açıklanan protokollere karşı çıkanlar Türkiye’nin bugünkü sınırlarının resmen tanınması halinde tarihsel toprak taleplerinin dayanaksız kalacağını söylüyorlardır.[8]

“Miras” Partisi başkanı Armen Martirosyan 1915 olaylarını araştıracak bir alt komisyonun kurulacak olmasını, “Soykırım”ın tanınması sürecine darbe olarak nitelendirdi. Martirosyan, bu kaygıları nedeniğle partisinin “referandum” talep ettiğini de açıkladı.[9]

Protokollerin imzalanmasından sonra internet ve başka haber kaynaklarında ermeni muhalefetinin Türkiye ile işbirliğine tepki gösterdiğine ilişkin haberler ön plana çıktı. Bu haberlerden birinde ülke muhalefetinin protokollerin parlamentoya gönderilmesinden rahatsız olduğu belirtilmekte idi.[10]

Ermenistandakı onanma süresi Türkiyedekinden bir az farklıdır. Andlaşma ve kanun teklifleri önce Anayasa Mahkemesine gelir ve burada anayasaya uygunluğu kontrol edilir. 10 ekim 2009 tarihinde İsviçrenin Sürih şehrinde imzalanan Türkiye-Ermenistan Protokolleri de önce Anayasa Mahkemesinin önüne geldi. Mahkemenin kararı merakla beklenmekte idi ve mahkeme 12 ocak 2010 tarihinde kararını açıkladı. Kararı okuyan mahkeme başkanı Gagik Harutiunian protokollerin Ermenistan Anayasasına uygun olduğunu açıklarken, kararında protokollerin yürülüğe girmesini sözde soykırımın tanınması şartına bağladı. Kararda Bağımsızlık Bildirisinin 21. maddesine uygunluğu şart gibi belirtildi. İlgili bildiride Türkiyenin doğusu Batı Ermenistan olarak belirtilmekte idi. Kararda ayrıca protokollerle Ermenistanın Karabağ probleminde hiç bir yükümlülük altına giremeyeceği de dikkate alınmıştır. Karara bakınca protokollerde dikkate alınmış komisyonun 1915 yılındakı olayların tartışılması bile mümkün olmayacaktır. Ermeni mahkemesi kararında Büyük Ermenistan hayalini devam etdirmektedir, Türkiyenin yüzde 50-si Ermenistandır ve bir gün mutlaka “bağımsız Ermenistana katılması gerekir” gibi açıklamalara yer vermekte idi. Mahkeme Türkiye ile ilişkiler bir tarafa diger taraftan Karabağ probleminde hükümetin tavrına ilişkin sınırlarını belirlemektedir. Mahkemenin kararı mutlaktır ve karara karşı temyiz yolu kapalıdır. Bu kararla birlikde Ermenistan Meclisinde protokollerin onaylanma süresinin önünün açıldığı, Meclisde sürenin başlaması halinde onaylanmasının da problemsiz bir şekilde gerçekleşeceyi belirtilmektedir. Fakat Ermenistandakı genel kamuoyu Türkiye ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin protokolleri tartışmaya açmadıkca ermeni meclisinde de tartışmaya açılmaması yönendedir[11].

Ermeni mahkemesinin bu kararı bile muhalefet tarafından ciddi tepkilerle karşılanmıştır. Ermenistan Milli Konqresi Anayasa mahkemesinin Türkiye-Ermenistan protokolleri ile bağlı kararını yüz kızartıcı adlandırmakta idi. Ermeni muhalefeti mahkeme kararının içgüdünün ve "Daşnak" Partisinin nüfuzunın reputasyonunun korunmasına yönelik olduğu ve bu, Ermenistan için tuzak olabileceği kanaatinde idi. Ayrıca açıklamalarda, Ermenistan Anayasa Mahkemesi kararı ile Türkiye, Ermenistanla ilişkilerinin normalleşmesi sürecinin bozulmasını Ermenistan hükümetini sorumlu tutulması konusunda Türkiyeye hediyye vermiş oldu.[12]

25 şubat 2010 tarihinde Türkiye-Ermenistan protokollerinin onanmasının askıya alınması konusunda karara varıldı. Ermenistan parlamentosu büyük ses çoğunluğu ile Türkiye-Ermenistan protokollerinin askıya alınması konusunda karara vardı. Ermenistan yetkilileri Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin uluslararası ortamda çözülmesinin mümkün olmadığını açıklamıştır. Protokollerin imzalanma sürecinin Ankara tarafından gereksiz olarak uzatıldığı için Ermenistan bu konudakı ilgili kararını açıklamıştır. Belirtmek isteriz ki, Ermenistan parlamentosu tarafından yürülüğe giren belge uluslararası uzlaşmaların onanmasını, ayrıca imzalanma prosedurunun da durdurulmasına olanak sağlamaktadır.[13]

Protokolerin imzalanmasından sonra Serj Sarqsyan başka ülkelerde yaşayan ermenilerin  konu ile ilgili görüşlerini anlamak için turneye çıktı. Turnenin amacını Serj Sarqsyan şöyle açıkladı: “Tüm dünya hala Türkiye-Ermenistan protokollerinin etkisi altındadır. Tabii ki, bu problem ile ilgili görüşler farklıdır. Bugün baş verenler, bizi destekleyenler ve desteklemeyenler tarafından dikkatlice değerlendirilmektedir. Biz Ermenistan ve diaspora arasında “hiç bir anlaşılmazlığın olmadığını”[14] ispat etmek zorundayız. Fakat Serj Sarqsyanın turnesi onu ispat etdi ki, farklı ülkelerde yaşayan ermeniler hiç de aynı görüşte değildirler[15].

Serj Sarqsyan Nyu-Yorkda, ABD-in batısındakı ve Kanadadakı ermeni birliklerinin temsilcileri ile görüştü. Bir qrup ermeni ise S. Sarkisyanın oturduğu otelin önünde protesto gerçekleştirmiştir. Onlar ellerinde “Ermeniliyin geleceği için taviz verilemez!”, “Protokollere hayır!”, “Sahtekarlığa hayır!”, “Hiyanete hayır!” sözleri yazılı pankartlar tutuyorlardı.[16]

Tüm zorluklara aldırmadan ermeniler protokollerin onanması sürecinde söz sahibi olmağa çalışıyorlardı. İşbu protokollerin onaylanması esasında onların çıkarlarına cevap vermektedir. Ayrıca, Ermenistan bununla Dağlık Karabağ probleminde Türkiyenin Azerbaycanı destekleme pozisyonunu sonlandırmağa çalışyor. Türkiyede protokollerin içeriği ile ilgili ciddi görüşler Azerbaycanın sert tepkisinden sonra derinleşdi. Azerbaycan Respublikası cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyevin gösterdiyi sert tepki Türkiyede bu protokollerin öforuna kapılmış bir çok politikaçını uyandırdı.[17]

Protokollerle ilgili Türkiye halkının büyük çoğunluğu Azerbaycanın yanında yer aldı. Bir sıra sağ görüşlü insanlar bunun bir ABD ve İsrail projesi olduğu, ayrıca Rusiya ve Avrupa Birliyi Türkiyenin çöküşüne sebep olacak bu protokollerde ilgili olduğu gibi görüşlerini seslendirirdiler. Protokollerin imzalanmasından bir sene sonra olanlar bu sözlerin hakikat olduğunu ispat etmekte idi.

Malesef bugün Türkiye kamuoyunda ermeni politikaçılarının manevralarına yanılan ve ermenilerin esas amaçlarının ne olduğunu anlayamayan kesimlerde mevcuttur. Biz AKP-ni sorgulamaktan ve duygularımızdan uzak bir sonuca varmaktayız. Ermeni politikaçıları Türkiye ile işbirliğinde farklı yönlerde olsa da her biri ayrılıkta radikaldirler. İster işbirliği yandaşları, isterse de ona tepki gösterenler Ermenistanın bu konuda kayb etmesini istememektedir. Bazı kesimler kendiliğinden ermeniler Türkiyenin tam çökdürülmesi ve soykırımın tanıması mücadilesine bununla zarar vermektedirler. Bazıları ise protokollerin görünürde teslimiyetçi  yönlerinin olduğuna bakmayarak makbul olduğunu düşünmektedirler. İşbu, protokollerin kabulu ve Ermenistanın Türkiye ile işbirliği Türkiyeni Azerbaycandan uzaklaştırmaktadır. Aslında bununla ermeniler bölgede bu iki kardeş ve müttefik ülkenin gelecek yaşamındakı tehlikesizliğine büyük bir darbe indirmekte idi. O zaman her iki tarafın görüşü içeriğine göre geleneksel ermeni düşüncesinden dışarı çıkmamaktadır. Esasına bakılırsa Türkiye-Ermenistan yakınlaşması ermeni politikaçılarının manevra olanaklarını artırabilir. Azerbaycan devletinin yetkilileri buna ilişkin kendi önlemlerini almış ve gerekli tepkilerini belirtmiştirler. Şimdi bu konuda Türkiye devletinin ve kamuoyunun doğru kararlar almasına gerek duyulmaktadır.

Türkiye hükümetinin probleme real bakması zarureti ondan ileri gelmektedir ki, ermeni politikasında türklerin taviz vermesine karşı teşekkür duygusu yaranmamakta, hatta ermeni saldırganlığı daha da güçlenir. Bu bakımdan ermeni siyasi analitik düşüncesinin ermeni-türk işbirliğine ve genel olarak bu süreçe tepkisi merak doğurmaktadır. Ermeni politikaçılarından Qagik Ter-Arutunyan yazısında ermeni özniteliğinin yüzünü belirtmektedir.[18] Yazarın düşüncesi Obamanın iktidara gelmesinden sonra dünyada bir “yeniden yüklenme” süreci başlanmıştır. Bu süreçte biri birine karşı oldukça radikal konumda olan devletler arasında bile işbirliği yanaşmaları gözükmektedir.  İşbu “yeniden yüklenme” Türkiyeni de kapsamaktadır. Probleme bu prizmadan bakan yazara göre Türkiyenin Ermenistanla işbirliğinde bir motivasyonu mevcuttur.  Qagik Ter-Arutunyanın düşüncesi gereğince Türkiye “ermenilerin, kürdlerin, assurilerin soykırımını hayata geçirmiş”[19] bir ülke gibi “aranılmakta olan zanlıya” benzemektedir. Bundan sonra ermeni politikaçısı ermenilerin nankörlük özniteliğine sadık olarak Türkiyeni yine “gangren” olan bir vücuda benzetmektedir. Daha sonra Qagik Ter-Arutunyan Türkiyenin ermenilerle işbirliği politikasında bir neoosmançılık gördüğünü açıklamaktadır. Ayrıca ermeni politikaçısı ermenilerle türkler arasında işbirliği Bakü tarafından iyi karşılanmamaktadır ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin kötüleşmesine sebeb olmuştur. Buna istinaten Qagik Ter-Arutunyan Türkiye ile ilişkilerin ermeni soykırımı tanınması şartıyla iyileştirilmesinin ülkesinin yararına olduğunu düşünmektedir. İşbu, olaydan dolayı Türkiye ile Ermenistan arasındakı işbirliği Azerbaycanı Dağlık Karabağ konusunda çaresiz bıarkacaktır.

Türkiye-Ermenistan ilişkilerine deyinenlerden biri de Ruben Melkonyandır. Ruben Melkonyan kendi yazısında Türkiye-Ermenistan protokollerine ilişkin görüşünü açıklamaktadır.[20] Yazarın ilk deyineceyimiz görüşü “ermeni soykırımı gerçeği hiç bir zaman tartışma konusu olamaz”[21] sözleridir. Konumunu belgelemek için Ruben Melkonyan Ermenistan cumhurbaşkanı Serj Sarkisyandan vecize getiriyor ki, ermeni cumhurbaşkanı da soykırımın inkar edilmezliğini belirtmiştir ve oluşturulan alt komisyonun tarihçilerden kurulu olmadığını söylemişdir.[22] Ruben Melkonyan bildiryor ki, protokollere istinaten alt komisyon iki millet arasında güvenin oluşması konusunda yalnız o zaman doğru adım atmış olur ki, ermenilerin sahte soykırımının sonuçları ortadan kaldırılmış olsun. Ermeni yazar taleplerinda bir az daha ileri giderek soykırımın tanınması ile iş bitmemelidir demektedir. 1920 yıllarında sürgün edilen, 1937-38 yıllarında Dersim ihtilalinin yatıştırılmasında ve 1941 yılında “emlak vergisi” neticesinde maddi ziyana uğrayan ermenilerin de hukukları geri iade edilmelidir. Görünen o ki, Ruben Melkonyan klassik ermenidir. Milletinin başka temsicileri gibi onun da talepleri bitmemektedir. Ermeni yazar ermenilerin zarargörmüş bir yırtıcı yüzünü kendi yazısı ile doğrulamıştır.

Ermenistan dış politikasının bazı konseptual ilişkileri hakkında yazan Sergey Minasayan da Ermenistan-Türkiye ilişkilerine deyinmiştir.[23] Yazar Türkiye devletini Ermenistan politikasını üçüncü devletden yani Azerbaycandan bağımlı etmekte günahlandırmaktadır. Onun sözlerine istinaten göre Türkiye Ermenistanla politika ilişkilerinde Azerbaycandan uzak durması gerekir.

Ermeni yazarlarından Ruben Safrastyan da ermeni-türk ilişkilerini ışıqlandırmıştır. Fakat onun işbu konuya yanaşma tarzı esasen teorik yorumlamadan oluşmaktadır.[24] Ruben Safrastyan Türkiyenin uzun müddet Ermenistanla ilişki kurmamasını hiçte hoş karşılamamaktadır. Yazar Türkiyenin Ermenistanla ilişkiler kurmasını bazı şartlara bağladığı görüşündedir. Bu şartların var oluşu ise karşılıklı ilişkilerin yapılanmasına kğtü etki yapmaktadır.

Hayk Demonyan ise Türkiye-Ermenistan ilişkilerini bölgedeki olayları dikkate alarak araştırmıştır.[25] Burada direk protokollerden ve çağdaş Türkiye-Ermenistan işbirliğinden konuşulmamaktadır. Fakat ilişkilerin tarihine deyinilmiş ve problemlerin ermeni bakış prizmasından araştırılmıştır. Genel olarak, Türkiye ve türklerle ilişkilerinde ermenilerin şuan için tutmuş oldukları tavırlarında bile humanizme yer verilmemektedir. Ermeniler protokollerin imzalanmasından sonra bile türklere karşı sadırı içerikli yazılarının sayını daha da artırmışdırlar.

Görünür de Türkiye-Ermenistan işbirliği müşahede edilse bile ermeniler kendi işlerini durdurmadan devam etdirmektedirler. Ermeni diasporu ve onun lobbisi sahte ermeni soykırımı problemini ABD Konqresinin Nümayendeler Palatasının Dış İlişkiler Komisyonuna çıkardı. Burada ABD-in de bazı çıkarlarının olması istisna değildir. Çünki tüm baskıları aldırmadan Türkiye Karabağ şartını gündemde tutmaktadır. Fakat Türkiyede sahte ermeni soykırımı projesinin birinci aşamasının geçmesi itirazlara sebep oldu. Yenilikçi yazarlar ise Azerbaycanın önemine bundan sonra daha çok dikkat edilmesinin gerekli olduğunu bu ve ya başka tarzda ifade etdiler. Esasına bakılırsa Azerbaycandakı bazı kesimlerin görüşüne göre Ermenistan bu protokollerle sadece bir oyun oynuyor. Bu oyunun esas amacı ise sahte soykırımın kabul ettirilmesi ve Türkiyenin Azerbaycanı desteklemesini sonlandırmaktır. Azerbaycan basınında bu konu ile ilgili çıkan yazıların birinde şöyle denmektedir: “Çok kısa sürede Türkiye bu belgenin görüşülmesi için Büyük Millet Meclisine gönderdi. Fakat Ermenistan bu problemde aceleci davranmamayı tercih etti. Sanki, sınırların açılması onun için değil, Türkiye için hayati ehemiyyet taşımaktadır. Ermenistan Anayasa Mahkemesi (KM) protokollerin onanması için yeşil ışık yaktı. Fakat anlaşılan o ki, KM bu razılığını özel şartlarla vermiştir. Doğrudur, Ermenistan politikaçıları bunu inkar etmekte ve KM-in şartsız razılık verdiyini bildirmektedirler. Nasıl olursa-olsun, Türkiye Ermenistanı “şımarıklık” etmemeye çağırmıştır. Eğer KM-in kararında değişik hiç bir şey yoksa, o zaman Ermenistan bunu kullanarak Türkiyenin işi “uzatdığı”ndan dolayı neden sessizliğini bozmuyor? Çünki bu protokoller sadece iki devletin resmileri arasında imzalanmamıştır ve bu senette aracı devletin de imzası vardır, imza atma töreninde AGİT Minsk Grubunun eşbaşkan ülkelerinin saygıdeğer resmileri katılmıştırlar. Acaba sınırların açılması için büyük çaba harcayan bunun için kapıları çalan, ağaların karşısında göz yaşı döküb, yardım isteyen Ermenistan niye şımarıklık etmektedir? Demek ki, protokollerde Ermenistanı tatmin etmeyen bir takım meseleler mi var. Eger Türkiye muhalefetinin, ayrıca bizim de politikaçıların bir kısmının belirtdiği gibi, bu belge yalnız sınırların açılmasına hizmet etmekdeyse, o zaman mantıkla Ermenistan bu protokollerin imzalandığı gün onanması gerekirdi. Belgenin imzalandığı gününden fazla bir zaman geçse bile belge Ermenistan parlamentosuna iletilmemiştir. Hatta ermeni resmilerinden seslenen bilgilere istinaten belge Türkiye Büyük Millet Meclisinde onandıktan sonra Ermenistan parlamentosuna iletilecektir. Bu ne demekdir? Sınırların açılması Türkiye için tanınan imtiyaz mıdır? Hayır. Bu protokollerin yürülüğe girmesi bölgede yeni bir sayfanın açılmasına sebep olucaktır. Protokolde Ermenistanın bu aşamada “soykırımı” ve toprak taleplerini bırakmasının gerekliliğini dikkate alan şartlar mevcuttur. Bu tür taleplerden geri adım atmak ise Ermenistanı Ermenistan olmaktan çıkarır. “Soykırım” yoksa, ermeni diasporu yoktur, toprak talebi yoksa, “Büyük Ermenistan” da yoktur anlaşılmaktadır. Önceki Ermenistan olmazsa, tabii ki, Karabağ problemi de çözüme ulaştırılmış olucaktır. Fakat Karabağ problemine kadar protokoller Ermenistanı seçim karşısında bırakmaktadır. Bu seçimle ilgili Ermenistan kendi başına karar veremez. Onun ağaları da bu problemde kendi beklentilerini temin etmelidirler ki, Ermenistana onanma için yeşil ışıq yaksınlar. Eger bu olursa, o zaman Ermenistan kendi için vazgeçilmez bazı taleplerinden, ayrıca Karabağdan imtina etmiş olucaktır. Aksi durumda ise, sınırların açılmamasının sorumluluğu Ermenistanın üzerine düşecek ve Kıbrıs probleminde olduğu gibi, Türkiye uluslararası güçlerin baskısından kurtulacaktır.”[26] 

Kullanılmış Dökümanlar: 

  1. Celalettin Yavuz, “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermenistan Ziyareti Ermeni Lobisinin Zaferi mi?”, TÜRKSAM (www.turksam.org web sayfası, ), 4..9.2008.
  2. Cenk Başlamış Diaspora açılıma karşı ayaklandı! http://www.milliyet.com.tr/Dunya/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1138435&b=Diaspora%20acilima%20karsi%20ayaklandi
  3. Ermenistan parlamentosunun karşısında protokollere karşı protesto http://anspress.com/index.php?a=2&lng=az&nid=27302
  4. Ermeni muhalefeti Anayasa mahkemesinin kararını “biabırçı” adlandırdı http://deyerler.org/47471-ermjni-mgxalifjti-anayasa-mjhkjmjsinin-qjrardnd-biabdrgd-adlanddrdd.html
  5. Ermeni deputatlar Türkiye-Ermenistan protokollerinin onanmasının durdurulmasına ilişkin karar kabul etdi http://deyerler.org/50213-ermjni-deputatlar-tgrkiyj-ermjnistan-protokollerdndn-onanmasdndn-dayanddrdlmasdna-dair-qjrar-qjbul-etdi.html
  6. Ermeniler çözüme nasıl bakıyor? http://www.cnnturk.com/2009/dunya/09/14/ermeniler.cozume.nasil.bakiyor/543329.0/index.html
  7. Ermeni muhalefeti, protokolü referenduma götürmek istiyor
  8. Gerard J. Libaridian, Ermenilerin Devletleşme Sınavı, (The Challenge of Statehood), Çev. Alma Taşlıca, Ankara: İletişim Yayınları, 2000, s. 36
  9. Cumhurbaşkanı İlham Aliyevin Azerbaycan Televiziyasındakı demeci Azerbaycan.- 2009.- 10 ekim.- S. 1.

10.Sarkisyan ermeni milletine müracatda bulundu http://anspress.com/index.php?a=2&lng=az&nid=14062

11.Serj Sarkisyan Livanda protestoyla karşılandı http://az.apa.az/haber_Serj_Sarkisyan_Livanda_etiraz__165367.html

12.Serj Sarkisyan Nyu-York ve Kanada da tepkilerle karşılaşdı http://deyerler.org/38948-serj-sarkisyan-nyu-york-vjj-kanada-da-etirazlarla.html

13.Sinan Oğan, “ Cumhurbaşkanı Gül’ün Bakü Ziyareti Gönül Alma mı, Yoksa Arabuluculuk Girişimi mi?”, TÜRKSAM web sayfası, 27.10.2008. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin gelişmesi ve Azerbaycan’la ilgili ayrıntılar için bkz: (1) Sinan Oğan, Türk Dış Politikasının Yeni Yönelimi: “Ermenistan Açılımı”, TÜRKSAM web sayfası, 28.10.2008.

14.Sedat Laçiner Ermenistan Anayasa Mahkemesi ve Protokoller Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu PAZARTESI 8 MART, 2010 www.usak.org.tr

15.Stephan H Astourian, , “From Ter-Petrosyan To Kocharian: Leadership Change In Armenia”, Berkeley Program In Soviet And Post-Soviet Studies Working Paper Series, 2000-2001, s. 20

16 Ömer Engin. Lütem ile söyleşi, 2023 Dergisi, Sayı 12, 15 Nisan 2002, s. 29

  1. Ürfan Memmedli  Türkiye-Ermenistan protokollerinin sonucuhttp://www.zamalmn.az/az/yazarDetay.do?haberno=28262
  2. http://www.internetajans.com/default.asp?NID=89041

19.http://www.nethaber.com/Dunya/114153/Ermeni-muhalefeti-protokolu-referanduma-goturmek-istiyor

20.Гагик Тер-Арутунян РА-Турция:Конртекст отношений  htth: //www. noravank.am

21.Гайк Демонян Некоторые аспекты армян- турецких отношений в контексте региональных процессов htth://www. Noravank.am

22.Рубен Мелконян Об армяно-турецких протоколах htth://www. noravank.am

23.Рубен Сафрастян Армяно-турецкие отношения: попытка теоретической интерпритации с позиции реалистической школы (вводные замечания) htth://www. noravank.am

24.Cергей Минасян Некоторые концептуальные основы внешней политики Армении

htth:// www.noravank.am

Nəşr olunub: “Turan Strateşi Araşdırmalar Merkezi” Uluslararası bilimsel hakemli mevsimlik dergi, sayı:11, səh. 75-82, Türkiye/Konya 2011

PDF olaraq yüklə